0

Ibraheem Youssef for Quantin Tarantino!

| 30 Aralık 2009 Çarşamba
Süt Kutusu'ndan bir keşif..




3

UGG yaratıcılığı!

| 27 Aralık 2009 Pazar
0

Muji pazar günü niye açık?

| 25 Aralık 2009 Cuma
0

Deniz Palas! Hoş geldin(k)!

| 24 Aralık 2009 Perşembe


Pek sevgili vakfımız İKSV, en sonunda uzun bir bekleyişin, dedikoduların, beklentilerin ardından Aralık ayının son haftalarında yeni binası Deniz Palas'a taşındı. Bu taşınmayla beraber büyük bir hareketlilik kazanan Şişhane, aynı zamanda bizim keşiflerimizin ve öğlen yemeklerimizin de merkezi hâline geldi. Bakalım zaman bize ne gösterecek, Cihangir ve İstiklal Caddesi'nden Tünel ve Şişhane'ye kayan kültür-sanat / eğlence hayatı İKSV ve Deniz Palas ile nasıl bir ivme kazanacak...

Bir de bu taşınma hikâyesini İKSV'nin kelimeleri ile görelim:

"İKSV taşındı

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), 15 yıldır çalışmalarını sürdürdüğü Beyoğlu'ndaki Luvr Apartmanı'ndan İstanbul'un bir başka tarihi binasına, Şişhane'deki Deniz Palas'a taşındı. Yirminci yüzyılın başlarında mimar Georges Coulouthros (Yorgo Kulutros) tarafından, Art Nouveau stilinde inşa edilen Deniz Palas bundan böyle, 37 yıldır festivalleri ve etkinlikleriyle İstanbul'un kültür ve sanat yaşamını zenginleştiren İKSV'ye ev sahipliği yapacak.

İKSV'yle yeniden yaşam bulan 4.200 metrekare büyüklüğündeki yedi katlı Deniz Palas Apartmanı, Ocak ayından itibaren, vakıf ofislerinin yanı sıra, binayı sanatseverler için bir buluşma merkezi haline getirecek farklı mekânlara da ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Binanın giriş katında, tasarım ve sanat tutkunlarının çok özel armağan alternatifleri bulabileceği yepyeni bir adres, İKSV Tasarım dükkânı yer alacak. Borsa yönetiminde hizmet verecek olan "Peralı" adlı kafe de binanın giriş katında açılacak.

Deniz Palas'ın giriş ve birinci katında yer alacak performans merkezi "Salon", oturmalı 250, ayakta 600 kişilik kapasitesiyle klasik, caz, rock, alternatif ve dünya müziği konserlerinin yanı sıra tiyatro gösterileri, çocuk etkinlikleri, panel ve konferanslara da ev sahipliği yapacak.

Binanın en üst katı ile terasında Borsa tarafından işletilecek Deniz Palas Restoranı'nda İKSV'nin yeni binasına gelen konuklar, İstanbul'un en güzel manzaralarından birinin tadını çıkarabilecek. Uzun yıllar İKSV'nin Mütevelliler Kurulu Başkanlığını üstlenmiş olan soprano Leyla Gencer'in müzesi de Mart 2010 tarihinden itibaren Deniz Palas'ın beşinci katında yer alacak. Tüm bu özel mekânlarla birlikte yirmi iki sanatçının yapıtları İKSV'nin yeni binasını baştan aşağı sanatla dolduracak.

İKSV'nin Deniz Palas'a taşınması, bir sanat kurumunun yeni bir binaya yerleşmesinin yanında, İstanbul'un özgün kimliğinin korunmasına ve kentin kültür-sanat yaşamına yapacağı katkılar açısından da büyük önem taşıyor. İKSV, yeni binasında İstanbul'un kültür ve sanat yaşamına yepyeni renkler katmaya hazırlanıyor."


2

Akbank Sanat / 16 Ocak 2010 / 24 saat doyumsuz sanat!

|


Akbank Sanat 16 Ocak'ta -yani 2010'un açılış gününde- farklı bir programla 24 saat boyunca açık olacak. Zeynep Tanbay'ın gösterisi ve Alper Maral'ın piyanosu kaçırılmamalı.

Zeynep Tanbay Dans Projesi - Saat: 19:00

"Araz"

Engin Gürkey Perküsyon Topluluğu - Saat: 20:30

Kent Mete Trio - Saat: 22:30

Sessiz Film Gösterimi - Saat: 23:30

Kahve ve Sinema

Alper Maral, piyano

Akbank Kısa Film Festivali - Saat: 01:00

Ödüllü Filmler
2

le petit nicolas!

|
Çocukluğumun baştacı kitaplarından biri olan ve Sempe/Goscinny tarafından yazılan/çizilen ve Türkçe'ye Can Yayınları ve Vivet Kanetti tarafından kazandırılan Le Petit Nicolas 2010 Ocak'ında sinemalarda! Son çıkan iki "Pıtırcık: Bilinmeyen Öyküler" kitapları ile tekrar kazandığım Pıtırcık sevgisi bu filmle daha da körüklenecek. Heyecanla bekliyorum!


0

"simit sarayları : simitten saraya" - simit sarayları üzerine güzel bir inceleme

|


"... Böylelikle yerel bir kültürel değer olan simit küresel ekonominin mantığı içinde yeniden kurgulanmış ve dolaşıma sokulmuş oldu. Burada yerel olanın küreselleşme ile olan ilişkisini açığa çıkarmak gerekli. Küreselleşen kapitalizmin yeni şekli aslında ikircikli bir şekilde yerel ilişkileri gündeme getirmektedir. İlk bakışta birbirlerine karşı gibi duran küresel ve yerel kavramları bu anlamda sermaye açısından birbiri içine geçmiştir. Bir mekan ölçeği olarak yerelliğin önem kazanması, mekanda gerçekleşen sosyal ilişkileri, kültürel değerleri ve coğrafi yapıyı ön plana çıkarmaktadır. Daha önce tümdengelimci bir tavırla göz ardı edilen tüm bu olgular bu sefer kapitalizmin örgütlenmesinin önemli alt parçaları haline gelmektedir.

Yukarıda ortaya konan durum, sanıldığının aksine, küreselleşmenin bütün dünyanın “tek”leşmesi anlamına gelmediği, yerelliğin yeni bir boyut olarak küresel ölçeğe taşındığını göstermektedir. Küreselleşme sadece Batı’nın değerlerinin dünyanın geri kalanı tarafından benimsenmesi anlamına gelmemekte, aynı zamanda yerel özelliklerin küresel ölçekte dolaşıma çıkması ve piyasa ekonomisi içinde değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Küresel ile yerel ilişkiler arasında iki yönlü bir akış bulunmaktadır. Amerika’nın kendi değerlerini dünyanın geri kalan kısmına yaymanın simgesi haline gelen “McDonalds” aslında küresel ile yerel arasında ilişki kuran bir şebeke niteliğindedir. Bir açıdan bakıldığında, McDonalds gerçekten Batı tarzı bir yemek kültürünün küresel alanda dolaşıma çıkmasını içermektedir. Ancak bugün dünyanın her yanındaki McDonalds restoranlarının mönüsünde, bulunduğu coğrafyanın kendine özgü koşullarını içeren değişiklikler yapılmıştır. Örneğin Türkiye’deki McDonalds restoranlarındaki “Türk damağına uygun köfteburger” olan “McKöfte”, yerel bir özelliğin küresel sürece katılmasını göstermektedir.

Ancak burada kaçırılmaması gereken nokta, küresel ve yerel olan arasında yaşanan etkileşimde, kapitalist örgütlenmenin yeni biçimleri mekanda geçen olayları ön plana çıkarır ve küresel akışkanlığın debisini arttırmak için kullanırken, sadece bu sürece eklenebilecek ve ekonomik değeri olan yerellikler bu sürece dahil olabilmektedir. Küresellik ile yerellik arasında kurulan ilişkide halen küresel ilişkiler hakim konumdadır. Günümüzde kapitalist ekonominin dönüştürücü gücü karşısında mekansal ve kültürel farklılıkların varlığını koruyabilmesinin tek yolu, sermayenin küresel akışı içinde kendine yer bulabilmeleridir. Bu sürece katılamayan ama yerel ve kültürel anlamda mekanın değerini ve farkını oluşturan süreçler varlığını koruyamamakta ve hızla yok olmaktadırlar. Bu çerçevede sürece katılamayan her anlamda yerel değerin varlığını koruyabilmesi, kapitalist ekonomi tarafından tüketim ideolojisi ile belirlenen bir sistem içinde dolaşım değeri olduğunun ispatlamasını ya da dolaşım değeri olacak şekilde yapısal bir değişiklik geçirmesini gerektirmektedir.

Şimdilik ulusal ölçekte bir örgütlenme olan Simit Sarayı kapitalist ekonominin bir zorunluluğu olarak uluslararası ölçeğe taşınmanın yollarını arıyor. Yunanistan’da bu konuda çalışmalar yapılmakta, ABD’de tanıtım günleri düzenlenmektedir. Simit Saraylarını dünyanın diğer büyük metropollerinde görmek sadece bir zaman meselesi. Ne zaman ki kendisini küresel ölçekte karlı hale getirecek, New York, Londra, Paris, Tokyo gibi şehirlerde yaşayanlarda bu yerel, alt-orta sınıf Türk yiyeceğinin sentetik yeni halini tadabilecekler."
0

İstanbul Gehry'i kaçırdı, NYC havada kaptı!

|
"Tepebaşı’ndaki görkemli konser salonu projesi bir türlü gerçekleştirilemeyen dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’nin, New York’ta bir kültür merkezi tasarlayacağı açıklandı. Frank Gehry, Kıraç ailesinin Tepebaşı’ndaki TRT stüdyosunun yerine yaptırmak istediği görkemli konser salonun projesini hazırlamış, ancak TRT bir türlü stüdyoyu devretmeyince proje rafa kalkmıştı. Özellikle Bilbao’da yaptığı Gugenheim Müzesi projesiyle, kültür yapıları alanında en büyük isim kabul edilen Frank Gehry, şimdi de New York’un tiyatrolar bölgesi için bir kültür merkezi tasarlıyor. Kentin köklü bağımsız tiyatro topluluklarından Signature Theater’ın taşınacağı yer bir kültür merkezi olarak tasarlanıyor. 42. Cadde’de inşa edilecek ve 2012’de tamamlanacak konut ve otel kompleksinin içinde üç tiyatro salonu, prova odaları büyük bir kitapçı ve kafe bulunacak."
2

reklam dünyası için şahane bir bahane : noel!

|





0

Jean Paul Gaultier for Levi's!

|
Ünlü tasarımcılarla markaların ortaklıklarına bir yenisi daha eklendi. Bazı tasarımlarını sevdiğim JPG ile genelde 501'i dışında kendisinden hiç haz etmediğim Levi's'ın işbirliği de çok heyecan ve merak uyandırıcı olmamış. Kırmızı dikişli kot ceket ve şort güzel, gerisi çok sıradan..








7

Steve Madden taklit etmeye doymuyor..

|
Zelfist'ten bulunan bir keşif..

Önce Alexander McQueen:



Sonra Balenciaga :

0

indirim haberleri!

|
Beymen Outlet'te 24 Aralık - 4 Ocak arasında %75 indirim varmış. Benden söylemesi. En kısa zamanda gitmeli, görmeli, bakmalı, alışveriş yapmalı!



Beymen Blender'da ise 22 - 31 Aralık arasında her gün farklı sürprizler ve indirimler varmış..

0

Haluk Akakçe @ Galerist

|


HALUK AKAKÇE

‘Masallar Gerçek Olabilir, Sizin de Başınıza Gelebilir’

‘Fairy Tales Can Come True, It Can Happen to You’

26 Aralık 2009 – 30 Ocak 2010

GALERIST / TOPHANE: Firuzağa Mahallesi, Yeni Çarşı Cad. Strongilo Apt. No:23/1, Beyoğlu, İstanbul

Açılış: (Cumartesi) 26 Aralık / 19.00 – 21.00

"Galerist, çalışmalarını New York’ta sürdüren sanatçı Haluk Akakçe’nin (d.1970, Ankara) İstanbul şehrinden topladığı mobil bilet bayileri ve bunların üzerine sıkıştırılmış milli piyango biletlerini kullanarak oluşturduğu ‘Masallar Gerçek Olabilir, Sizin de Başınıza Gelebilir.’ isimli enstelasyonu ile ‘Talih Kuşu’ başlıklı son resmini 26 Aralık – 30 Ocak tarihleri arasında Galerist / Tophane’de sergilemeye hazırlanıyor.

Yarattığı kendine has görsel lisan aracılığıyla izleyicilerini yeni dünyalara sürükleyen sanatçı, ilk kez ‘Masallar Gerçek Olabilir, Sizin de Başınıza Gelebilir’ isimli işiyle dış dünyadan bir objeyi iç dünyasına dahil ediyor. Kolektif hafızada yer edinmiş olan milli piyango bilet tekerlekleri, çoğu kez resimlerinde şans, beklenti, sürpriz, olasılık gibi kavramları sorgulayan Akakçe tarafından öznelleştiriliyor, kabuk değiştiriyor ve resimle kamuflaj ediliyor.

‘Masallar Gerçek Olabilir, Sizin de Başınıza Gelebilir’ yerleştirmesine, ‘Talih Kuşu’ isimli son resmi eşlik ediyor. Formların iç içe geçtiği kompozisyonlarıyla resim ve videolarında her zaman sürpriz unsurunu barındıran Akakçe’nin bu resmi, insanoğlunda varolan beklenti ve umut duygularını eserin içine taşıyor.

'Türkiye'nin En Şanslı Adamı'

Resmin üzerine yerleştirilen rakamlar serisi, “Türkiye’nin en şanslı adamı” olarak adlandırılan, ‘Kaybetme Kabiliyeti’ belgeselinin kahramanı, üç kez büyük ikramiye sahibi ve sayısız kez milli piyango talihlisi olan ‘Mustafa Amca’nın (Savgan) seçtiği yılbaşı milli piyango biletinin sayıları. Tesadüfler sonucu Mustafa Amca ile hayatı kesişen Akakçe, sanat eserlerine sahip olmanın bir keşif sürecine dönüştüğü ve hatta bir yatırım aracı olarak nitelendirildiği günümüz dünyasında ‘talihli’ olma ve ‘büyük ikramiyeyi vurma’ olgularını gerçek ve kavramsal anlamlarıyla sorguluyor. Resmin sahibi, aynı zamanda bu özel bilete de sahip olacak.

Sergi, Akakçe’nin 2007 yılında Creative Time için yapmış olduğu ve Las Vegas’ta 1 mil uzunluğunda, dünyanın en büyük LED ekranında gösterime sunulan “Sky is the Limit” isimli video projeksiyon eserinin bir nevi devam niteliğini taşıyor. Las Vegas’ta, beklentiler üzerine yaratılan dünyanın, soyut formlarla tasvir edildiği bu video projeksiyonunun ardından, ‘Masallar Gerçek Olabilir, Sizin de Başınıza Gelebilir.’ ile Akakçe, aynı kavramları bu defa bu kültür ve mekana ait araç ve işaretleri özgün resim diliyle birleştirerek betimliyor.

Akakçe; eser, sanatçı ve koleksiyoner üçgenindeki yatırım ve beklenti kavramları üzerinde düşündürüyor. Çağdaş sanatın giderek değerlendiği bir piyasada eserlerin değerleri ve kalıcılıkları ile ilgili sorular soruyor. ‘Talih Kuşu’nda yer alan Mustafa Amca’nın bileti kazanmazsa resim değerini kaybeder mi? Bilet kazanırsa resim de kazanmış olur mu?

Sanatçı Hakkında:

Haluk Akakçe, Bilkent Üniversitesi’ndeki iç mimarlık eğitiminin ardından Londra’daki Royal College of Art ve Chicago’daki the School of the Art Institute of Chicago’dan lisansüstü derecesi aldı. Akakçe, aralarında Whitney Museum of American Art (New York), Museum für Gegenwartskunst (Basel), Tate Britain (Londra), Kunstwerke (Berlin) ve PS-1 Contemporary Art Center (New York)’ın da bulunduğu önemli sanat kurumlarında sergiler açmıştır.

Haluk Akakçe, Şubat 2010’da Londra’da yer alan Alison Jacques Gallery’de ve 2010 sonbaharında Viyana’nın önde gelen çağdaş sanat galerisi Christina König Galerie’de yer alacak kişisel sergileri için hazırlanıyor."
0

Lady Gaga by David LaChapelle

| 22 Aralık 2009 Salı



2

Date w/ Destiny by Norman Jean Roy @ Vogue

|
Norman Jean Roy'un Vogue için çektiği Date with Destiny fotoğraf serisinden kareler:







2

yeşil topuklar / tesettürlü bayanların moda, yaşam, alternatif tatil ve yeme-içme rehberi

| 21 Aralık 2009 Pazartesi



Yeşil Topuklar
diye bir siteye rastladım bugün nette gezinirken. Girin, bakın ve dehşete düşün. "Gettolaştırma" denilen şeyin en somut örneği budur sanırsam...
0

Fluxus by Karim Rashid

|
Karim Rashid ve Michela Vianello tarafından tasarlanan Fluxus aydınlatma sistemi tasarımı. Şahane...




0

ordan burdan...

|
Ordan burdan bulunan, satın alınmak istenen eğlenceli tasarımlar..


0

Haydarpaşa'ya neler olacak?

|


Haydarpaşa ben liseye girdiğimden beri -ki bu yaklaşık 8 sene önce- bir değişime uğrayacak dedikoduları ile yaşamakta. Ben o zamanlar okula giderken ve okuldan dönerken trenleri kullanan bir mahçup taze olarak Haydarpaşa'ya gerçekten âşık olduğumu söyleyebilirim. İstanbul'un en güzel mimari yapılarından biri olan Haydarpaşa eski Türk filmlerinde Anadolu'dan İstanbul'a göç eden "fakir ama gururlu genç"lerin ilk durağı ve "taşı toprağı altın İstanbul"un ilk gördüğüdür. Ancak Haydarpaşa'nın önemi bununla da bitmez. Alman mimarisinin kusursuz bir örneği olan Haydarpaşa aynı zamanda Cumhuriyet'in "demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" sloganının da bir parçasıdır -ki bütün demir ağların o dönemde örüldüğünü göze alırsak o zamanda kalmıştır-

Sonuç olarak Galataport gibi Haydarpaşa da bir sürü dedikodu, ihale, karmaşa, kargaşa sonucu otel, alışveriş merkezi, finans merkezi gibi bir şeyler hâline getirilecek gibi gözüküyor. En son habere buyrun burdan bakın.

"Haydarpaşa Projesi onaylandıİstanbul Büyükşehir Belediyesi ile TCDD arasında 2007'de imzalanan protokolle hazırlıklarına başlanan Haydarpaşa Gar ve Liman Dönüşüm Projesi'nin plan tadilatı İBB Meclisi'nin onayından geçti. Plana göre; Haydarpaşa garı ve çevresinde bulunan tarihi yapılar turizm ve ticaret merkezi olacak. Yapılar 6 kat ile sınırlandırılacak. Ayrıca Haydarpaşa Garı otel olarak da hizmet verecek. Harem Otogarı ise fuar ve festival alanı; Toprak Mahsulleri Ofisi'nin siloları da kültür ve sanat merkezi olacak."