IFW'nin Ardından

| 1 Eylül 2010 Çarşamba
Elbet çok şey yazılıp çiziliyor, bunların da büyük bir kısmı işin moda tarafı ile ilgili oluyor. Ama ben modadan anlamam. Benim modam beğendiğim şeyi giymek ve beğenmediğim şeyi giymemek üzerinedir. Bir şeyin demode olması beni ilgilendirmez, bana yakışıyorsa giyerim. Zaten IFW'de izlediğim üç tane defile oldu. Biri Deniz Berdan'ın aksesuarlarıyla yer aldığı ve onun daveti üzerine gittiğim Günseli Türkay defilesi, diğeri aynı günün akşamında merak ettiğim için izlediğim Bora Aksu defilesi, sonuncusu da başından beri takip ettiğim ve sevdiğim Hatice Gökçe'nin defilesi. O yüzden işin moda kısmı hakkında yorum yapmayı moda basınına ve IFW boyu bazı yaptıklarıyla içimi kıyan "moda bloggerları"na bırakıyorum.

Öncelikle gelelim IFW'nin hikâyesine, Geçen sene biri Taşkışla'da biri santralistanbul'da yapılmış iki tane IFW var. Elbet Taşkışla güzel bir mekân, ancak bence IFW için doğru bir alan değil. Santral'den sonra Taşkışla'ya dönülmesinin tek sebebinin de santralistanbul'un istediği paranın yüksekliğidir. ITKİB, MTD ve İMA'nın ortak organizasyonunda, CPM'in, İstanbul 2010'un ve sponsorların katkısıyla IFW birçok başlı bir organizasyon oldu. Bu çok başlılık da elbet birçok sorun doğurdu.

Taşkışla'ya ilk girişte karşınıza bir Danışma çıkıyor. Ancak bu danışmadan bir bilgi almak ne mümkün. Basın olarak gelen insanların çalıştıkları kurumları (ki bu kurumlar bildiğimiz dergiler/gazeteler vs.) bile bilmiyorlardı. Kafadan bir dergi adı uydurmak veya bir blog adı atmak basın akreditasyonu almak için yeterliydi. Ayrıca sahne arkasına (backstage) girişin nerden olduğunu sorduğumuz 6 farklı kişiden 6 farklı cevap aldık. Bu da çalışan ekibin ne kadar bilgili olduğunu gösteriyordu..

Bir başka gözüme kötü gözüken şey de IFW boyunca etrafta temizlik yapan ve çöp toplayan amcalar ve teyzeler oldu. Bu amcalar ve teyzeler IFW'nin yaratması gereken ama başaramadığı o "fashion" kurgusuna tam bir tezat oluşturuyordu. Bu soruna başka bir çözüm bulunması çok daha makul olurdu diye düşünüyorum. Zira ne buradaki başka etkinliklerde ne de yurtdışındaki etkinliklerde böyle bir şey görmedim.

Başka bir sorun da yemek-içecek alanlarıydı. Zaten daha önce sorun yaşadığım Asmalımescit'in en gereksiz mekânı Hardal, çok sevdiğim Tamirane ve bir o kadar sevdiğim Roka Catering ne yazık ki yemek konusunda sınıfta kaldı. Tamirane ve Roka'nın ortaklaşa hazırladığı menü güzel olsa da gelen yemekler soğuk ve yetersizdi. Ayrıca bir şişe kola Hardal'da 10 TL iken Tamirane'de 5 TL idi, bu da ayrı bir komediydi. O yüzden bu yemek ve moda konusunda da bir ortak işbirliği olsa çok daha mantıklı olur diye düşünmekteyim.

Gelelim defilelere. Defilelere girişte basın ve davetli ayrımı mantıklı bir hareket olmuş. Ancak içerde basına ayrılan yerlerin yetersiz olması, defilelere alınan seyircilerin sayılarının sınırlı tutulmaması, çadırı belediye otobüsüne döndürdü. Ayrıca içeri girişler de yaşanan izdiham da bu konsepte bayağı yakıştı. Girişteki kırmızı kadife perdeli, altın varaklı aynalı pavyon koridoru ise beni benden aldı. Defileye girince, daha defile başlamadan bembeyaz podyumun üzerinden karşı tarafa geçen insanlar hakkında yorum bile yapamıyorum. Podyumun ucuna iki görevli dikip insanları uyarmak bu kadar zor olmasa gerek.

Eksik sponsor etkinlikleri, yetersiz basın bültenleri, kötü bir web sitesi ve daha birçok sorunla IFW yine başarısız bir etkinlik olarak kaldı. Keşke biraz daha modaya ve İstanbul'a yaraşır ve organizasyonu çok daha başarılı bir etkinlik yapsalar. Belki bir dahakine diyoruz...



0 yorum: